Tribün #29

|
Koreografide 3D !


Video

Nonda Yeniden İstanbul'da...

|
Sözünde duran adamlar sevilir. Yapamayacağı sözü verip, yapmayanlar ise sevilmezler. Yaklaşık iki sene önce bu zamanlarda başkan adayı Adnan Polat bazı vaatler vermişti kongreye. Şimdi bir bir bu vaatlerin gerçekleştiğini görüyoruz. Geçmiş dönemde nerdeyse hepsini yazmıştık.

Yakın dönemde Riva'nın ruhsatı alındı. Oradan yüzmilyondolarla ifade edilen para kazanılacak. Şimdi ise şirket birleşmesi için kaynak bulundu. Yakın zamanda hisselerin toplanması ve şirketlerin birleşmesi hedefleniyor. Eğer bu yapılırsa kulüp büyük bir yükten kurtulacak ve hissedarlar artık sadece gelirden değil, hem gelir hem giderden sorumlu olacak. Böylece Yıllık 30 milyon Euroya varan tasarruf elde edilecek. Konuyu tam ayrıntılarıyla bilmiyoruz. Ama kulübün emin ellerde olduğunu bildiğimizden bunun önemi yok.

Karşımıza cin çıksa ve bu yapılanların yapılmasını istesek 2 yılda zor yapılırdı ama başarıldı. Staddan kurumsallaşmaya, profesyonel ekipten gelirlerin artırılmasına, yeni projelerden gayrimenkullere, taraftarla iletişimden kurulan kadrolara daha hatırlayamadığımız birçok olay gerçekleşti şu 2 yılda. Neredeyse hergün girdiğimizde yeni bir şey gördük sitede. Bir gün giriyorduk müze açmışlar, bir gün giriyorduk Eski Açığın üstünü kapatmışlar. Ertesi gün yeni açığa loca yapılmış, önceki hafta ise kapalı alt yeniden düzenlenmiş. Bir bakıyoruz numaralı tribünde yenilemeler olmuş. Kısa aralıklarla yurdun çeşitli yerlerinde store açılmış, dünyanın öbür tarafına futbol okulu açılmış. Bir gün baktık arazi satın alınmış.

Neyse bunlar saymakla bitmez. Yönetim şu 2 yılda muhteşem işler yaptı. Canaydın'la geçen 6 yılda böyle bir zihniyet olsaydı şimdi nerelerde olurduk hayal bile edemiyorum. Şimdi seçim yaklaşıyor ve Adnan Polat seçilirse kulübün ileriye gideceği gerçek. Kulübün bu durumunu gören fırsatçılar ordan burdan çamur atmaya çalışacaktır. Çünkü Galatasaray'ı şu durumda alırlarsa kendi reklamlarını yapacaklarından eminler. Zor dönemde elini taşın altına koymamalarının sebebi de budur kanaatimizce. Hazır kurulmuş sistem ile kazanılacak başarıya sahip olmak bazılarını cezbedecektir elbette.

Bu arada yönetimin eleştirildiği en büyük konu Nonda'nın gönderilmesiydi. Alın size Nonda.( Üstteki Resimde) Şu dakikalarda yeni mabedimizde beton dökmekle meşgul. İnşaattan fotoğrafı ise altta var. Nonda'yı özledim tekrar görmek istiyorum diyende açsın kameraları izlesin.




Galatasaray 1-2 Atletico Madrid

|
Evet kontrollü oynamamalıydık. Başaramadık çünkü hiçbir zaman. Evet Uğur'da son 2 maçta defansif anlamda inanılmaz düşüş var. Evet Keita yalnız kalıyor hücumda. Evet Servet, Emre Güngör'ün olduğu takımda oynayamaz. Evet Leo Franco artık topu oyuna havadan sokmayı bırakmalı. Evet Caner o iki saçma kartı görmemeliydi. Evet hakem maç içinde verdiği ufak ufak faul, taç gibi kararlarla bizi doğradı. Evet penaltıyı verse şimdi farklı şey yazıyordu ahanda burda. Evet Henry'in attığı golde bilmemkaçıncı yardımcı hakem olsa onun da göremeyeceğide belli oldu bugün Sami YEN'de. Evet bazı değişiklikler yapılmalıydı maç içinde. Evet sosyete kısmısı ıslıklara müthiş katılıp, besteye gelince hıncal edasına bürünüyor. Evet bugün berbat oynadık. Evet Evet Evet.

Tüm bunların içinde kendi elimizle düzeltebileceğimiz şeyler var. Hakem gibi düzeltemeyeceğimiz şeyler de var. Ama biliyoruz ki onları konuşmanın anlamı yok. Çıkıp topumuzu oynarsak hakemi de yenebiliyoruz. He hakkımız yenmese fena mı olur? Olmaz. Ama kuruluşundan bu yana hiçbir zaman sadece rakiple mücadele etmemiş takım olarak hatayı kendimizde aramanın vakti. Şimdi sadece lig var. Bu takım eksiklerin katılımı ve cesur kararlarla bu ligi süpürür. Eksikler nedir? Baros, Kewell, Sabri, Emre Güngör, Linderoth.

Hadi Baros yarın ertesi gün geldi. Kewell'ın yokluğunu dolduramasakta doldururuz. Sabri yerine geçer Keita'yı rahatlatır. Emre Güngör sakatlanmazsa Servet yedek kulübesinde değil, Fransızca dil kursundaki sandalyede oturur. Forlan'da o golü atamaz. Linderoth gelemez. Mustafa Sarp mücadelesi ile iyi olsa da bu takımda Elano-Topal'ın yanında Barış oynar. Sezon sonunda Linderoth alırız bir tane. Yoksa iyi futbol zor bu göbekle. Dos Santos da bu haliyle A2 liginde şampiyon yapar bizi. Batuhan devesine bırakmaz o ligi.

Şampiyonluğun reçetesi Rijkaard'da orası ayrı. Reçeteyi yazar, eczaneye gönderirse bu takım ligi süpürür. Ama bugün 1 kupa daha gitti (enazbir) elimizden. Sadece şu koreografiyi yapan taraftara, Kaptan ve Keita'nın mücadelesine üzüldük bugün. Çünkü o reçete eczanecinin eline bir geçerse, seneye turist olarak gideriz rövanş maçı oynamaya Madrid'e, Londra'ya, Roma'ya, Berlin'e Nisan aylarında. İlk maçta Sami YEN'de böyle oynatmaz çünkü Rijkaard Galatasaray'da. Herkese öğretti taraftar bugün "Aslan Çok Burada".


66' Abdelkader Keita

Blogsal Uyarı: Hakem yaktı bizi yazan gazeteleri almayın kendinizi kandırırsınız, Rijkaard yaktı bizi yazan gazeteleri almayın onları kandırırsınız. Hürriyeti zaten almayın.

Bayan Voleybol Avrupa Kupası'nda Yarı Finaldeyiz...

|

İlk maçta rakibi Severodonchanka Severodonec takımını deplasmanda 3-0 yenen takımımız dün Burhan Felek'de rövanş maçına çıktı. Bu maçtan da aynı skorla galip ayrılan takımımız bu sonuçla Avrupa'da yarı finale yükseldi. Aslan kızlarımızın yarı finaldeki rakibi Asterix oldu. Belçika takımı olan Asterix Kıeldrecht ilk maçta 3-2 yenildiği Panatinaikos’u 2. maçta 3 - 0 yenip yarı finale yükselmişti. Yarı finalin 4'lü final mi yoksa deplasmanlı eleme mi olacağı henüz belli değil. Bu galibiyet için aslan kızlarımıza teşekkür edelim. Bu sene yeniden kurulan takımımızın bu noktaya gelmesi bile büyük başarı. Ama biz kupayı istiyoruz. Kupayı almamamız için hiçbir sebep yok.


Türk Olmayan Takımları Yenmek !

Forveti Ağlatmak...

|


Galatasaray'ın özde değil sözde forvetsizliği basının çirkin ilgisini işgal ededurmuşken, şimdi sözde forvetli özde forvetsiz takım fenerbahçe üstüne dikkatlerimizi çevirdik. Tabi ki fener yenildiği için iyi alınmış bir uykudan uyanmış, serin bir yaz gecesinde dışarı çıkmış, kışın sahleple içimizi ısıtmış gibi olduk, ama ben bunların dışında şu Güiza meselesinde yanıldığımı, Güiza ağlayınca anladım. Herif "abi, çalışıyorum ama yapamıyorum bi'türlü" diyen bizler gibiymiş meğersem. Tabi Güiza'yı ağlatan konformist, beyaz fenerbahçe taraftarı, futbolu "paramızı verdik, gol istiyoruz" mantığıyla izlediği için onlar için yapılması gereken bir hareketti bu, fenerce bir hareketti yani, o yüzden bu Güiza'nın ve bütün fenerbahçeli futbolcuların, basketbolcuların, tekvandocuların, ciritçilerin yaycıların, balerinlerin er geç hissedeceği bi'şey.

Ama bir takım tutulucaksa, bir takım tutulmaya başlanacaksa, buna onun en rezil, en çaresiz konumundan başlamak gerek, lisede beşiktaşlı arkadaşım 8-0'lık livirpul yenilgisinden sonra okula beşiktaş atkısıyla gelmişti, bir müddet dalga geçtikten sonra haysiyetli bir şey yaptığını anladım, takımın yenilir hangi takım yenilmemiştir ki, forvetin gol kaçırır hangi forvet gol kaçırmamıştır ki, ahmet kaya güzel diyor:"tutar sıfırdan başlarsın.". sıfırdan başlama cesaretidir takım tutmak, yani iğrenç bişiy ama:) fenerbahçe'yi tutacaksa bir çocuk şimdi, buna Güiza'nın gözyaşlarına bakarak başlamalı, gerçek olan alex'in 90 dakika yürüyüp, firikikten gol atması, lugano'nun g.tüne başına çarpan topun gol olup, tüm stadın anırması değildir, gerçek olan ciğeri patlayasıya kadar koşan kazma Güiza'nın gözyaşlarıdır, yani fener diye bi takıma inanıyorsanız,-ki biz inanmıyoruz, ama inanacaklar olacak:)- bu yoldan gidiniz sayın insafsız taraftar topluluğu. Bir Galatasaray'lı olarak, bir Galatasaray blogunda fener adına diyebileceğim bir iki şeyi söyledim, çünkü problem renklerde de değil, skora ve biçime aşırı takıntılı hale gelmiş burjuva-elit taraftar topluluğunun, futbolu mastürbasyon aracı olarak görmelerinde.

As a conclusion, Allah Güiza'ya fenersizliği, fener'e de kendi fenerliğinden kurtulmayı nasip etsin mi.etsin.amin.

Galatasaray Takımlarının Haftalık Değerlendirmesi #7

|

Bayanlar Voleybol Avrupa Kupası Çeyrek Final İlk Maçı
Severodonestk 0-3 Galatasaray

A2 Ligi
Kartalspor 2-7 Galatasaray

Türkiye Bayanlar Basketbol Ligi
Kocaeli Bld. 50-93 Galatasaray

Bayanlar Voleybol Ligi
Beşiktaş 2-3 Galatasaray

Erkekler Voleybol Ligi
Milli Piyango 3-1 Galatasaray

Tekerlekli Sandalye Basketbol Ligi
Engelsiz Aslanlar 101-48 KKTC

A2 Ligi Erteleme Maçı
İBB 1-0 Galatasaray

A2 Ligi
Galatasaray 3-0 Boluspor

Beşiktaş 1-1 Galatasaray

|
Yorgun(!) Galatasaray, Vicente Calderon'dan gelip Atatürk Havalimanı'ndan inince "bir imza alabilir miyim?" diyen kişilerle karşılaşır gibi çıkmıştı İnönü'ye. Çakma Brezilyalılar daha maç başlamadan halk kahramanları Jo ve Elano'dan forma kapabilmek için sıraya girmişlerdi. Takımımızda kısmi rotasyon olmuş, eksiklikler de eklenince deplasman sayılamayacak İnönü'nün zorlu maça sahne olması bekleniyordu. Evet yine deplasman değildi. Az sayıdaki Galatasaray'lı suyun bu tarafının Galatasaray'lı olduğunu kanıtlıyordu. Seslerini rahatlıkla maç boyunca duyuruyordu. Hem de sesleri 1907981651903 kere 3'lü çekerek gelmiyordu. Tribünde çeşitli besteler söyleniyordu. Kargalar ise 10-15 kişi toplanıp münferit bayan ve çocuklara saldırmışlardı maçtan önce. Hep yapıyorlardı. Oylarını satan, tinerci topluluğundan başka bir şey de beklenemezdi. İçgüdüsel bir tepkiydi çünkü bu. Türün tüm örneklerinde görülüyordu.

Maçı aynı Atletico maçı gibi ikiye ayırabilirdik. İlk yarıda iyi mücadele vardı ama rakip kanattan fazla sayıda pozisyona girdi. Takımımız bu maçta şartları değerlendirmiş ve haddini bilerek oynama kararı almıştı. 2. yarıda pas sayısı ve hızı artıp, Jo da oyuna dahil olunca maç kontrolümüz altına alındı. Artan pozisyonlardan sonra Kaptan topu ilahi güçlerden medet uman ( khalkedeondan kalmış olacak ) rüştünün sağından ağlara gönderdi. Bu dakikadan sonra rakip açıldı. İyi pozisyonlara da girdik ama değerlendiremedik. Sazı eline alan Elano ve Kaptan sakatlanarak çıkınca ilerde top tutma özelliğimizi kaybettik ve duran toptan golü yedik. Maç öncesinde beraberlik yeterli olabilirdi ( bu şartlarda ) ama maç bitince kimse memnun değildi. Maçın bitmesine biz değil onlar sevinmişti. Çünkü 90+2'de yorgun(!) Galatasaray tam takım pres yapıyor ve 90+3'te gol arıyordu.

Verilmeyen penaltının hiç önemi yoktu. Zaten tarafsız basında o konuları konuşmuyor, çizgiyle direkle uğraşıyordu. Galatasaray'ımız şu zorlu dönemde, hakettiği maçtan 1 puanla ayrıldığına üzülüyordu. Maç sonunda sakatlar can sıksa da Atletico maçı için şans yüksekti. Orayı bir halledelim lig kolaydı. En azından Galatasaray dün bu imajı veriyordu. Hem Lucas Neill'ı almakla Uefa finalindeki son penaltı atıcısı sorununu da halletmiştik.

67' Arda Turan

Fak Of...

|


1-
Atletico Madrid maçı içimizin yağlarının bir kısmını eritti, şükür. Maç tarafımdan büyük bir stres ve bu strese bağlı boyun tutulması altında izlendi, abdülkadir'in golüyle kahvedeki abilerle "halk kutlaması" yapıldı, koyu yeşil kıraathane masa örtüsüne gözümüz gitti, masa mandallarıyla oynadık, onu ettik, bunu ettik 90 dakikayı tamamladık.

2-Söyledimdi Allah beni İspanyol bir ananın karnına koysa, ispanyol büyüsem tutacağım takım atletico madrid olurdu, real madrid'den çok, barcelona'dan yeterli düzeyde nefret ederiz, atletico iyi bi'ihtimal olarak durur hep bir köşede, bir gün patlayacak bu takım, 96'da şampiyon olmuşlardı galiba en son, her neyse bundan dolayı da hasretli gözlerle izlenilen bir maç,ayriyeten bir de kalp gözüyle izledik maçı, o göz teoride forvetsiz takımımızın buna ne kadar alıştığını gösterecekti bize, diyorum kağıt üstünde forvetsiz gözükebiliriz, lakin futbol, topun ayağına yakıştığı oyuncuların güzelleştirdiği, süslediği ve anlamlandırdığı bir oyun, bu ayaktan bizde bolca var, varsın adına santrafor denilen ileride yalnız gezen adamlardan olmasın, yani giza diye bi adam var fener diye bi takımda, o da forvet mesela, hemde ispanya gol kralı, 27 gol atmış, yani yalan, efsane değil,gerçek bu, giza ispanya'da 30 barajına yaklaşmış,büyük iştir bu tabi, forvet olmak biraz böyle bi iş, ileride durursun top gelir, top ayağına oturur, vurursun, sonra formanı çıkarır sevinirsin, yüzüğünü öpersin falan, ama bi yanda giza olmak var bi yanda ibrahimoviç olmak. E yurdumun zevksiz ve terbiyesiz futbol yorumcuları forvetsiz cimbom diye kıvranmaktan üçüz doğuracaklar nerdeyse, iyide abi ileride 4 kişi oynuyosak forvete ne gerek, forvet sizin içinizdeki o üçüzlerden biri bence, benimde içimde kalmasın, fak of ulan bit böcekleri.

3-allah hakkı.

Atletico Madrid 1-1 Galatasaray

|

Hafta sonunda liderliği ele geçirmiş Galatasaray, olması gereken yerdeydi dün gece. Bu maç aynı zamanda uzun bir aradan sonra İspanya'ya ayak basmamız anlamına geliyordu. Elbette arkasında taraftar desteği de vardı. Dünyanın her yerinde örgütlenmiş taraftarlar burada da takımını yanlız bırakmamış ve İstanbul'dan gelenlerle Madrid'i inletmişti daha öncelerde olduğu gibi.

Son günlerde uydurulan kadrolara inat mantıklı kadroyla çıktı takımımız altından yol geçen stadın çimlerine. Evet stadın altından yol geçirmişlerdi ama çimleri bizim 19 mayıs stadından farksızdı. Çimlerin benzerliği dışında birkaç benzerlikle de ülkemizdeki takımlardan birisine daha benziyorlardı. Kendini yere atmalar, kıs kıs gülmeler, hakeme itirazlar...

Maça başladık. Biraz tutuktuk. Zaten eksik olan takımımız güçlü rakibine karşı beklediğimizden iyi direniyordu. Evet forvetimiz yoktu ama forveti olanların halini de biliyorduk. Aslanlarımızın savaşması yeterdi. Ama maç başında Caner'in yaptığı hata ve hakemin verdiği ucuz faul sonrası duran toptan golü yedik. Golü kapattığı köşeden yiyen Leo Franco'nun hatası büyüktü. Aynı zamanda barajı da çok kötü yerde ve şekilde kurdurmuştu. Barajda duran kişi sayısı da yetersizdi. Aynı hatalar maçın ilerleyen dakikalarında da oldu ama rakip kötü kullandı. Bunun dışında maçta iyiydi Leo. Takımda golü yedikten sonra toparlanma oldu. Caner çıktı Dos Santos girdi ama 60 dakika boyunca sahada adeta gezindi. Onu sadece gol sonrası Keita'ya koşarken gördük. Aynı tempoda giderse İstanbul macerası 4 ay ile sınırlı kalacak gibi görünüyor.

Oyunculara kısa kısa değinecek olursak Neill'dan başlamak isterim. Çok iyi top kullanıyor. Yine iyi oynadı. Savunmada da başarılı. Soğukkanlılığı büyük avantaj. Ama bu bazen aşırıya kaçabiliyor. Servet rakibin ünlü forvetlerine göre başarısızdı denilemez. Mustafa Sarp sürpriz çıkışlarına devam ediyor ama bir türlü sonuca gidemiyor. Mehmet Topal top dağıtmada eskiye göre iyiydi ama hala alması gereken yol var. Keita durgun başlasa da skoru belirledi. Arda iyi top sakladı. Hakan Balta ve Uğur kanattan gelmeyen rakibe karşı başarılılardı. Barış oyuna daha önce alınsa yararlı olabilirdi. Elbette tüm bunlar bizim değerlendirmemiz. Önemli olan Frank ne düşünüyor. Ne düşündüğü bilinemez ama mantıklı düşündüğü gerçek.

Dün iki takımda iyi değildi. Pas yapmamıza engel oldular. Özellikle top savunmamızdayken adamlarımızı iyi kontrol edip pas trafiğini tıkamaya çalıştılar. Bunda kısmen başarılı oldular. Bu skoru İspanya'da aldığımızı hatırlamayalım. Takımımız Sami YEN'de daha iyi oynayıp turu geçecektir. Buna inancımız tam. Özellikle attığımız golün yararını çok göreceğiz.

Bizi İzleyin...

76' Abdelkader Keita

Atletico Madrid - Galatasaray

|

@ Vicente Calderon

22.05
Yirmiikisıfırbeş
Yirmiikiyibeşgeçe
Yirmiüçeellibeşkala
Cumayayüzonbeşkala


Kazamız Mübarek Ola !

Unutmadan !

|

Bir Osmanlı Atasözü der ki ;

"Devlet-i Osmani ahalide terfiyi temayuz ilim, irfan ile olmaz ;
Ya olacak kuvvetli İltimas,
Ya olacak Madeni Haz,
Ya da olacak TEN İle Temas"


İçgüveyi Ercan için yazmış sanki atalarımız bu sözü.


Alma, Aldırma !

Galatasaray Takımlarının Haftalık Değerlendirmesi #6

|

Türkiye Bayanlar Basketbol Ligi
Galatasaray 87-57 Samsun Basket

Türkiye Erkekler Basketbol Ligi
Galatasaray 95-102 Banvit

Türkiye Bayanlar Voleybol Ligi
Galatasaray 3-0 Beylikdüzü

Eurocup Erkekler Basketbol Top 16
Galatasaray 78-82 Power Electronics

Türkiye Bayanlar Basketbol Ligi
Galatasaray 100-56 İstanbul Üniversitesi

LİDER !

|
Attıkları çamurların bir halta yaramadığını gören Rıdvangiller ağlayadursun...

Rezalet transfer politikası(!) ile Galatasaray liderliğin keyfini çıkarmakta...

En kötü günümüz böyle olsun...

Galatasaray 3-0 Ankaraspor


' Melih Gökçek
' Mahmut Özgener
'Ankaraspor ( Kendi Kalesine )

Zafer Kalaycıoğlu @ FCN BLOG

|
''Blog ekibi olarak röportajlarımıza bir yenisini daha ekliyoruz. Daha evel görsel, işitsel ve döküman halinde yayınlamış olduğumuz röportajlara bir yenisini daha ekliyoruz. Gerek döküman halinde, gerekse canlı yayın aracılığıyla blogumuzun yarın ki konuğu bayan basketbol takımı antrenörü Zafer Kalaycıoğlu.

Sorulmayanlar sorulacak, konuşulmayanlar konuşulacak. Sezon başından beri bugüne kadar sorulması beklenen bütün sorular yarın FCN Blog'un eş zamanlı canlı yayınında sorulacak.

Hocamıza canlı yayında sormak istediklerinizi fcnblog@yahoo.com.tr adresine mail atarak veya bu başlık altından yorum kısmına yazarak sorabilirsiniz.''


Açıkçası Zafer Kalaycıoğlu ile ilgili bir cümle bile yazmak içimden gelmiyor !

Blog 1 Yaşında

|


2008 Ağustos'unda kişisel amaçla açtığım blogun ismini 14 şubat 2009 gününde güzel bir tesadüfle değiştirdim. Sonraları sırasıyla Burak, Erşen ve Orkun abinin katılımıyla birşeyler karalayıp paylaşmaya çalıştığımız zevkli bir ortam haline geldi. Bugüne kadar bizi takip eden ve destekleyen herkese teşekkürler.

P.S : Logonun tasarımında AS Roma'nın 80'lerde kullandığı amblemden esinlenilmiştir. Bunu belirtelimde sonra vay efendim ''çalmışlar, bunlar bizi yiyor'' falan filan yazmayın :)

Biricik Sevgilim

|

Galatasaray 3-1 Beşiktaş

|


3. Set Sonucu :

Galatasaray Erkek Voleybol Takımı 25-6 Beşiktaş Oğlan Voleybol Takımı

Nokta

Kasap Et Derdinde...

|
Kasaplar et derdinde olabilir, lakin bizlerde koyun değiliz. Muhtaç olduğumuz kudret tekmelerden kaçmak için kullanacağımız kıvrak ayak bileklerimizde değil, "yeter ulan!" dediğimiz anda çıkacak sesin ürkütücülüğünden kuvvet alıyor. Tehditle değil, kabulleniş ve ardında gelecek o patlamayla korkutabileceğiz kasapları ancak, yani Yaşar Usta gibi dayanacağız bu ligin patronlarının! kapısına ve diyeceğiz "dokunmayın çocuklarımıza."

Ama biz boşuna konuşuyoruz, futbolu tanımayan adamlara futbolu anlatmaya çalışıyoruz, siz büyük değilsiniz, 17'nizde birleşip çift dalmalarla, tekmelerle, tokatlarla gelseniz de biz ertesi hafta yine o onbiri çıkaracağız...Galatasaray'ın onbir kişiyle sahaya çıkması demek, kıytırık uğraşlarla dolu hayatımızda umut ışığının yanması demek çünkü. Galatasaray çıkar biz seviniriz, basın yalan yazar, kötüler üzülür. Gayet basit.Stop.

Tüm futbol patronlarına, halk'tan ve Yaşar Usta'dan geliyor,


Tribün #28

|

Galatasaray 3-2 Antalyaspor

|
Geçilen haftada İngilizler'in Butcher diye çağırdığı kişilere özenen rakip takım futbolcuları konuşulmuştu. Ali Sami YEN onlar için özel hazırlanmış, pankartlar yapılmıştı. Tek amacı provakatörlük olan ve annesinin adının binlerce kişiler tarafından şarkılar eşliğinde söylenmesinden hoşnut olan bu futbolcular yine aynı dertteydi. Tribüne yapılan hareketler, zaman geçirmeler, sahadan sedyeyle çıkıp sedyeden zemine atlamalar...

Galatasaray kurulduğu günden beri bu tür rakiplerle uğraşırdı zaten. Bu konuda tecrübeliydi ve eksik kadrosuna rağmen maça iyi başladı. Mustafa topu ömerçipin üstüne vuruyordu. Direklerin Ömer'e sempatisi olacak ki bize geçit vermiyordu. Elano defansa gelip top çıkarıyor, oyun kuruyor, top kapıyor, pres yapıyor derken bir anda kendini ceza sahasında yerde buldu. Yapılan faule penaltı çalındı ve Elano Ömer'i ters köşeye yatırarak ona pankart yapan taraftarları mutlu etti. Aynı oyununu da 90 dakikaya yayınca sahanın en iyisi oluvermişti. Ardından duran topta beraberlik yakalansa da Galatasaray son haftalara göre daha istekliydi.

2. yarı başlarken Emre Çolak hazırlanıyordu. Forvetsizsiniz dediğimiz gibi içimizden biri, altyapı oyuncumuz Emre sahaya giriyordu. 2 dakikada ; bir gollük pas verip, bir de kaptanının asistini gole çeviriyor ve ona şans veren hocasına koşuyordu. Ardından yaptığı hareketlerle alkış alıyor, pres yaparak defansif özelliklerini gösteriyordu. Yaptığı hatada golü yesek de onu kazanmak bizim için daha önemliydi. Çünkü Galatasaray'ın böyle sorumluluk alan oyunculara ihtiyacı vardı. Zaten maç sonunda hatasını kabul edip, özür dileyerek erdemini gösteriyordu. Maç içinde yararının daha çok olduğu da bir gerçekti. Lucas Neill mükemmel tekniğini soğuk kanlılığı ile birleştirip yanına zekasını da koyunca efsane olma yolunda ilerliyordu. Emre Güngör defanstaki top hızını artırmıştı. Sakatlanmadan istikrarlı olması da sevindiriciydi. Uğur Uçar hücuma katkı veriyor, yaptığı ortalarda Sabri'den isabetli oluyordu. Ama yine de yaranamıyordu hıncal kılıklılara. Keita bugün yeterli olamıyor, Mustafa Sarp kaçırdıkları ile saç baş yoldurtuyordu. Ama 3. goldeki isteği ile asist yapıp galbiyet almamızı sağlıyordu. Evet golü Caner atmıştı. Maça sol bekte başlayıp hücumda çok iyi işler yapmıştı. Ali Sami YEN'de sol bek oynar bu çocuk dedirtmişti. Ama kesinlikle ileride daha yararlıydı. Mehmet Topal savunmada kendisini düzeltmiş ama top kullanmada hala çok yavaştı. Gio daha tam olarak takıma alışamamıştı. Sabredilmesi gerektiği bilinmeliydi. Çünkü o 2-3 aylık bir oyuncu değildi. Uzun vadede bu takımın yıldızı olacak kapasitesi vardı.

Evet aslanlarımız iyi oynamıştı. Yapılan hatalar, şanssızlık ve forvetsizlik elenmemizde etkendi. Bu mücadele gücünü gösterip bu 3 etmenden birisi yanımızda olursa işler daha iyi olacaktı. Takımımız Antalya'da kampa girecek ve asıl yeri olan Avrupa'da başarıya hazırlanacaktı. Belkide Türkiye Kupası'ndan elenmemiz diğer kulvarlara daha iyi konsantre olmamızı sağlayabilirdi. KONSANTRASYON.

Galatasaray 3-2 Antalyaspor

31' Elano Blumer
48' Emre Çolak
84' Caner Erkin

ForvetSİZsiniz !

|
Foto : Ali Mercan


Bugün Kapalı, Eski Açık, Yeni Açık, Numaralı yok...
Bugün hepimiz forvetiz...


20.00 - ASY

Rögar Kapağı

|

“Galatasaray aleyhinde açıklama yapan başkanlar kervanına Antalya ve Kayseri'den sonra fenervahçe Kulübü Başkanı'nın da katılması ve O'na eşlik eden medyadaki yandaşlarının hezeyanla yüklü yazı ve konuşmaları aslında Galatasaray'ın ne kadar doğru yolda olduğunun göstergesidir.

Galatasaray olarak rakiplerimizin icraatlarına hep saygılı olduk. Açıkçası biz bu duruşu sergilerken, rakiplerimizden de aynı saygıyı bekliyoruz. Transferde kimin yanlış yapıp yapmadığı sezon sonunda belli olacak. Biz şampiyonluk kupasını 18. kez havaya kaldıracağımıza inanıyoruz. Kendisini dünya kulübü olarak görüp, transfer yapmadıklarını söyleyenler ara transferde 4 milyon euro harcadıklarını nasıl açıklayabilirler.

Gerçek bir dünya markası olan Galatasaray'ın ezeli rakibinin başkanı, marka değerini yükseltmek isteyen Kulüpler Birliğini temsil ederken, bizim icraatlarımızla ilgili yorum yapması hiç de şık durmamaktadır. Kulüpler Birliği Başkanı Sayın aziz yıldıvım'dan bizim transferlerimizle ilgili yorum yapmasını değil, sahada iki sezondur kasti tekmelerle sakatlanan oyuncularımız için çözüm bulmasını bekliyoruz.''


Haldun Üstünel

ŞAK

Sesini Duyan Var mı?

Galatasaray Takımlarının Haftalık Değerlendirmesi #5

|

Bayanlar Voleybol Avrupa Kupası
Kralovo Pole Brno 0-3 Galatasaray


Türkiye Basketbol Ligi
Erdemir 76-74 Galatasaray

Eurolig Top 16 2. Maçı
Galatasaray 50-61 Ekaterinburg

A2 Ligi
Galatasaray 1-0 Kasımpaşa

Kayserispor 0 - 0 Galatasaray

|


Lucas Neill Oley !

Meclis - i Mevzu

|
Ülkemiz için çok garipsenecek bir olay değildir TBMM'de seçilmişlerin bir birlerine girmesi durumu. Bu mevzular kimi zaman sözlü-küfürü olur, kimi zaman bardaktan su fırlatmalı, kimi zaman çiğ köfte savaşlı kimi zaman da bildiğimiz tekme-tokat şeklinde cereyan eder. Epeydir geçtiğimiz gün ki gibi büyük çapta bir mevzu olmamıştı aslında nerdeyse unutmaya başlıyorduk bu tür sahneleri. Sağolsunlar unutmamıza izin vermediler seçilmişlerimiz. TBMM karıştı, bir birine girdi yine. Hepimiz gördük izledik, belki üzüldük belki kızdık belki güldük ağlanacak halimize. Fakat bizler bununla da yetinmedik. Düşündük taşındık ve yıllardır tribünlerden biriktirdiğimiz tecrübelerle nacizane bir çözümleme yaptık. Hep başkaları bizim için çözüm üretecek değil ya..

Bu tür mevzuların önüne geçmek için ilk etapta seçilmişlerin Meclise geliş ve gidişleri farklı güzergahlardan yapılmalı. Koltuk çoğunluğuna göre ulaşımı en rahat olan nizamiyeden en sıkıntılı olana girişler ayrılmalı. Mesela en çok seçilmişe sahip olan parti Dikmen tarafında ki nizamiyeden giriş ve çıkış yaparken diğerleri deplasman tarafı sayılıp yan ve arka nizamiyelerden yapmalı. Meclis koridorlarına girmeden önce seçilmişler aranmalı ve tüm yabancı maddeler ayıklanmalı üstlerinden. Aynı alanda promil ölçümü de yapılmalı. Meclis salonunda ki farklı partilerin koltukları arasına asgari 2 metre yükseklikte buzlu cam ya da plastik panaller yerleştirilmeli. Böylece seçilmişler bir birlerini göremeyecekler ve olası bir gerginlik anında diğer partinin alanına geçemeyecekler. Farklı partilerin oturma alanları arasında güvenlik boşluğu bırakılmalı ve aralara özel güvenlik görevlileri yerleştirilmeli. "Sığmıyoruz" şeklinde tepkiler oluşması durumunda özel güvenlik sayısı biraz azaltılıp seçilmişlere yer açılmalı. Seçimişlerin oturmakta olduğu koltuklar ile konuşma kürsüsü arasında ki boşluğa tel örgüler örülmeli. Tel örgünün arka tarafına Çevik Kuvvet ekipleri yerleştirilmeli. Böylece konuşma yapmakta olan şahsa yönelik bir müdahale engellenmiş olacaktır. Kürsüde ki sular biberon şeklinde plastik bardaklarda verilmeli. Seçilmişlerin bir birlerine su fırlatması olayı da böylece sona erer. Tüm bu önlemlere rağmen çıkan mevzularda ise mevzu çıkartan seçilmişlere ilk önce portakallı biber gazı sıkılmalı, jopla kaskla saldırılmalı ve ardından 6 ay men ve 1500 TL ceza kitlenmeli.

Bu ülke de taraftarlar için çözüm olarak bunlar düşünülüyorsa ve uygulanıyorsa. Üstüne üstelik başarılı olduğuna kanaat getirip devam ettiriliyorsa demek ki TBMM'de de uygulamaya sokulması yararlı olacaktır. Sonuçta o da insan o da insan. Öyle değil mi?

ultrAslan Karşı - Meclis-i Mevzu

Voleybol Avrupa Kupasında Çeyrek Finaldeyiz !

|

Galatasaray Bayan Voleybol Takımı Avrupa Kupası'nda çeyrek finale kaldı. Rakibi Brno'yu hem evinde hem deplasmanda 3-0 yenen takımımız büyük bir başarıya imza attı. Çeyrek finaldeki rakibimiz ise Ukrayna'dan oldu. Şimdi Savaş abinin tanıtımıyla yeni turdaki rakibimizi tanıyalım. Kupa yolunda aslan kızlarımıza başarılar dileyelim.

Kadrosunda hiçbir yabancı oyuncusu olmayan Severodonestk takımı, CEV Cup’tan elenerek Challenge Cup’ a dahil olan takımlardan. Ukrayna takımı bir önceki turda güçlü Yunan temsilcisi İraklis’ i deplasmanda ve kendi sahasında 3-0 ile geçerek çeyrek finalde Galatasaray ile eşleşti.

Son maçta kendi sahasında 2400 kişilik taraftarının da desteğini arkasına alan Severedonestk, 25-23, 25-19 ve 25-11 gibi açık ara setlerle rakibini kupa dışına itmeyi başardı.

Galatasaray Bayan Voleybol Takımı, çeyrek ilk maçını 16/17 veya 18 Şubat tarihinden birinde deplasmanda, 23/24 veya 15 Şubat tarihlerinden birinde İstanbul’da oynayacak.
Bir Avrupa Kupası maçı için gidilebilecek en uzak şehrin takımı olan Severedonestk İstanbul’dan yaklaşık karayolu ile 2.100 km uzaklıkta bulunuyor.

Deplasmanda oynanacak olan maçı Rusya’dan Pavel Anderson ve Arnavutluk’tan Rudina Omani yönetecekler. Severedonestk takımımın tamamı Ukraynalı oyunculardan oluşuyor ve kadrosunda şu isimler yer alıyor:

Arina BAKHRAMOVA, Ganna BURBELYUK, Maryna DEGTYAROVA, Anna DIACHENKO, Khrystyna DIEZHKINA, Oleksandra GARSHYNA, Iryna KOMISAROVA, Olga KOSTINA, Svitlana LIDYAYEVA, Ganna LISIEIENKOVA, Viktoriya LUK’YANETS, Yuliya PAKHOMENKO, Olga SAVENCHUK, Olena SYCH, Ol’ga TRACH.

Maçlarını 3.000 kişilik Ice Palace of Sports salonunda oynayan Severedonestk takımı, CEV Cup’ta oynadığı ilk tur maçında Belçika’nın VDK Gent Dames takımına her iki maçta da 3-2 yenilerek Challenge Cup’ a dahil oldu. Bu kupaya katıldıklarında ilk rakipleri olan Fransız SES Calais takımını her iki maçta da 3-0 ile geçerek İraklis ile eşleşmişlerdi.

Bayanlar CEV GM Capital Challenge Cup’ta dün gece oynanan maçlar sonunda çeyrek finale çıkan takımlar ve eşleşmeler şu şekilde gerçekleşti.

Severedonestk ( UKR ) – Galatasaray
Panatinaikos (Yunanistan ) – Vilsbiburg ( Almanya )
Dresdner ( Almanya ) – Istres Ouest Provence ( Fransa )
İmpel Gwardro Wroclow ( Polonya ) – Minchanka Minsk ( Belarus )

Bu eşleşmelerde ilginç bir durumla karşılaşıyoruz. Bir üst kupa olan CEV Cup’tan gelen 4 takım, turnuva başından beri Challenge Cup’ta mücadele eden takımlar ile eşleştiler. İlk maçlarda ev sahibi ekipler CEV Cup’tan gelen takımlar, misafir takımlar ise Challenge Cup takımlarıdır.

Galatasaray’ın çeyrek finaldeki şansının ilk maçta elde edeceği sonuca bağlı olduğunu belirterek özellikle deplasmandaki maçın çok büyük önemi olduğu söyleyebiliriz.

Savaş Eskigülek - ultrAslan Forum


Gidenler, Jo ve Şampiyonluğa Giden Yol

|
Galatasaray'ımızda devre arasında beklenmeyen bir sirkülasyon oldu. Nonda, Linderoth, Aydın, Alpaslan, Serkan Çalık, Semih Kaya ve Serdar 2. yarıda takımımızın formasını giyemeyecek. Nonda ve Linderoth'un gönderiliş sebebini biliyoruz ve burada yazmıştık. Şimdi diğer oyuncularla ilgili derleme yapalım.

Aydın Yılmaz aramızdan ayrılan son isimdi. Daha önce çeşitli takımlarda kiralık olarak şansını denemiş, kısmen iyi kullanarak takıma dönmüştü. Zaman zaman umut verici oynasada asla istikrarlı olamamıştı. Yetenekliydi ama fiziksel olarak yeterli değildi. Maçlarda süreklilik gösteremiyordu ve yeni transferler ile kadroda yer bulması zordu. Transferin son saatlerinde Eskişehirspor'a kiralık olarak gönderildi. Opsiyonu Eskişehirspor'da olan Aydın'ın geri dönmesi artık mucizelere bağlı. Eskişehir ondan beklediğini bulursa satın alacaktır. 1 milyon gibi rakam konuşuluyor. Bu rakam gayet güzel. Eğer oradada şansını kullanamazsa başka takıma tamamen gönderilecektir. Kısacası Aydın için Galatasaray defteri şimdilik kapanmıştır.

Alpaslan ve Serkan ise Gençlerbirliği'ne transfer oldular. Her ikisi de bonservisi ile verildi. Aldığımız rakamlar açıklanmadı ama çok az olduğu söylendi. Karşılığında transfer beklemiştik Ankara'dan, o da gerçekleşmedi. Serkan bedavaya alınmıştı, iyi de oynuyordu ama sakatlığı ona engel oldu. Alpaslan'a fazlaca para ödemiştik, kısa süre için umutlandık ve o da hayalkırıklığı oldu. Her ne kadar gidince Galatasaray'a yüklenseler de ikisinin de yolu açık olsun.

Semih Kaya hepimizin çok şey beklediği bir isimdi. Gelişi olay olmuştu. Altyapıda başarılı da oldu. Dönem dönem A takıma da alındı. Ama geçirdiği ağır sakatlıklar çıkış yapmasına engel oldu. Yaşı hala genç. Çıkış yapabilir derken Gaziantepspor'a kiralandı. Orada forma şansı bulamayacağı bir gerçek. Sene sonunda satış opsiyonu ile alma hakları var ve bildiğimiz Antep bunu kullanıp Semih'i alacaktır. Umarız sözleşmedeki rakam yüksektir. Bu rakam hem satılmasına engel olabilir, satılırsa da para getirisi önemli olabilir. Ama onu bu yaşta göndermek hatadır. Belki biliyorsunuzdur, Semih'in şöyle bir anısı var :

Bjk altyapı maçında ciddi bir tekme yer kafasına ve acilen ameliyata alınır. Ameliyata giderken fenerli doktorun "Ameliyat çıkışı fenerbahçeli olacaksın ." demesi üzerine, "Çıkarmayın o zaman ameliyattan" demesi altyapı efsaneleri arasında yer alır. Ona da şimdilik başarılar dileyelim.

Takımdan gönderilen son isim ise Serdar Eylik oldu. Bu sezon başında kadroda tutulan tek altyapı oyuncusuydu. Sezon başında başarılı da olmuştu. Zaman zaman forma şansı bulsa da A2 oyuncusu olmuştu. Şimdi ise Orduspor'a kiralandı. Ordu devre arasında fazlaca transfer yaptı. Umarız orada oynama şansı bulur. Ligde 15 civarı maç oynarsa seneye çok iyi bir kanat oyuncusu kazanabiliriz. Diğer ihtimali ise düşünmek istemiyoruz. Çünkü geçmişte yanlış kiralama stratejileri sebebi ile kaybolan onca oyuncumuz var. Ahmet Akçan ve Burak hocanın Ordu'da olması şimdilik bizi umutlandırıyor. Bol şanslar, umarız oynayarak geri döner Arda'nın izinde yürürsün.

Evet takımdan bu oyuncular gönderildi. Ama şu saatlerde Jo'nun en az 3 hafta olmayacağı açıklandı. Adeta kasap ligine dönen ligimizde geçtiğimiz senelerde bu dertten başımız çok yanmıştı. Yıldız transferlerimiz sakatlık sebebi ile oynayamamış ve başarısız olmuştuk. Bu sezon bu geniş kadroya rağmen aynı oyunlar yine başladı. İlk yarıda Baros'un ayağının kırılması, Keita'ya yapılan oyun, Ordu maçında Kewell'ın kaybedilmesi, Caner'e yapılan penaltı, Antep maçında Caner ve Neill'a atılan tekmeler... Bunlar bir çırpıda hatırladıklarımız. Dün yalçın ayısı Jo'yu sakatladı ve takımımızda forvet kalmadı. Açıklamada da en az 3 ifadesi var. Bu cümle ile de sağlık kuruluna söyleyeceklerimiz olmalı. Kendilerinden emin değiller. Geçmişte çektirdikleri yetmezmiş gibi Jo için de kesin konuşamıyorlar. Bakalım bekleyip göreceğiz ne kadar sürecek. Biz bekleyeceğiz ama yönetim beklememeli artık. Bir eylemde bulunmalı yoksa kayıp büyük olacak.

Atılan tekmeler her oyuncunun yanına kar kalıyor. Şimdi siz bir de Kayseri deplasmanında izleyin yapılacakları. 36'lık sol bek burada alıştı sağlı sollu dalmaya, gitti ülkesine başladı kırmızı görmeye. Yönetim fiile geçmeli derken bunu da kastediyoruz. Evet sağlık kuruluna el atılmalı ama anti-futbol'a karşı baskı da yapılmalı. Görüyoruz onun bunun çocukları yanlış taç kararı verilse nasıl da saldırıyorlar hakeme. Futbolcularımız Premier Lig kalitesinde olduğundan buna yanaşmıyor. Hocamız güzel futbolu amaçladığından tepki vermiyor. Ama bu iş bu ligde olmayacak gibi. En azından Frank ve Kewell gibi 1'er kişi her takımda olmadıkça olmayacak. Yani hocamızın dün dediği skor değil, güzel futbolu bu ülke haketmiyor. Zaten başka şekilde kaşarlaşmış hoca ve küçük emrah forvetlerle 3 yıl şampiyonluk sözü vermek kolay mı ?

Antalyaspor 2-1 Galatasaray

|
Maça eksik oyuncularından yoksun çıkan takımımız Türkiye Kupası çeyrek final ilk maçında, deplasmanda Antalyaspor'a 2-1 mağlup oldu. Takımımızın tek golü kaptan Arda Turan'dan geldi. Bu mağlubiyet hem 2288'in hem de 2010'un ilk yenilgisiydi. Eksik takımımızda oyuncular mecburen yerinde oynamayınca bir karmaşa havası vardı. Zaten teknik oyuncularımız kadroda değildi. Rotasyon vardı ama kadro mücadele eden takımdan kuruluydu. Bu takım ikili mücadelelerde başarılı olamayıp fazla hatalı pas yapınca sonuç kaçınılmaz oldu. Anlaşılmaz sebeple topları sürekli rastgele uzaklaştırdık. Sadece ikinci yarıda Elano ile ayağa oynadık ama bu da yeterli olmadı. Elano çok iyi oynadı kısa sürede. Jo sahadayken iyi olduğumuz söylenebilir. O da sakatlandı çıktı, umarız önemli birşeyi yoktur. Gio ise bu karmaşa futbolunda fazla katkı veremezdi ve öyle de oldu. Topu ayağına aldığında kendini belli ediyor, iyi bir Galatasaray'da yararlı olur.

Bu takımı mabedde yenip kupada yola devam edeceğimizden kuşkumuz yok. Yeter ki sistemden sapmadan, mücadeleyi bırakmadan oynayalım. Zaten Frank'da böyle düşünüyor :

"Turu geçeceğimize eminim ancak öncelikle iyi oyunumuzu sahaya yansıtmamız gerekiyor."


Futbolun sadece skor olmadığını ülkenin 100 yıllık futbol tarihinde nihayet anlayan çıktı.


Güzel Günler Yakın, Meşaleyi Yakın !

Musa Çağıran Galatasaray'da...

|

Altay'lı Musa Çağıran ile sezon sonundan başlamak üzere 3 yıllık anlaşma sağlandı. Takımımıza 1 Haziran'da katılacak oyuncu resmi kayıtlara göre 1992'nin son aylarında doğmuş. Ama babasının nüfusa 2 yıl geç yazdırdığı haberleri dolaşıyor. Her ne olursa olsun çok genç, yetenekli bir isim. Milli takımın alt kademelerinde de oynuyor. 1.5 sezonda toplam 40 maç yapmış. Orta sahada hem defansif hem ofansif oynayabiliyor. Bu sene 2. yarıda da kendini geliştirip bize gelirse ve forma için terinin son damlasına kadar mücadele ederse bir yıldız daha kazanabiliriz. Tabiki de şans faktörü önemli. İnşallah ömür boyu yanında olur bu faktör. Hayırlı Olsun.

Renk Körlüğü...

|
Futbolda taraf ya da holigan olmak! Taraf olmak ve holigan olmak ayrı ayrı kavramlar aslında.

Emirates ya da White Hart Lane’de tiyatro gibi maç izleyenlerin bir kısmı taraftar, Old Trafford’da Craig Bellamy’ye bira şişesi atanlar ise holigandır.

Futbolun tüketicilerinin taraf ya da holigan olup olmadığını birbirinden ayırmamız, ilk bakışta bu kadar basit bir çözümlemedir. Holiganizme teşvik eden kalemlerin durumları ise biraz daha farklıdır.

O kalemlerin sahip olduğu ’makamlar’, taraf olmaktan çıkıp; körü körüne savunmaya, eleştirmeye, destek olmaya da sürekli kendi pencerelerinden bakmaya zorlar insanı.

Mesela bir gazetenin tarihsel gelişimi ve hedef kitlesi kadar başındaki kişinin rengi de sütunların şeklini, içeriğini ya da haber görselini derinden etkiler. Sadece gazetenin genel yayın yönetmeni ile de sınırlı değildir bu durum... Kurum içerisindeki en alt birime yön veren sözcüklerin sahipleri bile, haberi görmezden gelme, önem verme, farklı yaklaşım gibi temel öğeler üzerinde etkilidir.

Bu döngü, o sığ sutünda ’çizgili kelimelerin’ esiri olan kalemleri de derinden etkiler. Yazamazlar, asıl dertlerini anlatamazlar, kıvranırlar, tebrik edemezler, eleştiremezler, düşündüklerini sınırlamak zorunda kalırlar. İşte basındaki holiganizm de budur.

Bir gazetenin spor servisinin başında farklı bir renk olabilir. Çalışanlarının tamamı da zıt kutuplar da ya da paralel kenarlarda buluşmuş olabilir. Bu durum çok daha ağır bir sorumluluk yükler aslında o makama. Daha titiz olmak gerekir, daha disiplin ve daha hassas.

Ercan Saatçi travmasını yeni atlatan ’bir kesim’ olarak, Hürriyet Gazetesi ve özellikle internet sitesini daha bir inceler, yazılanları daha bir özenle okur, tahrikleri daha bir anlar, özümser olduk. Hürriyet Gazetesi ya da internet sitesinde haberlerin değer fizibilitesi ya iyi yapılamıyor ya da yapılmak istenmiyor.

Şayet o gün Jo ya da Dos Santos Galatasaray’a geldiyse o spor sayfası için günün en önemli haberidir. O haberin üstüne, fenevbahçe bir transfer yaptıysa odur sayfanın üzerine çıkacak olan... Ya da Galatasaray Basketbol Takımı’nın cezası indirildiği zaman haberi "Rezalet" diye veremezsiniz. Siz haberi verirsiniz, kararı değerlendirmesi tüketiciye düşer... Üretenin, hassas konularda tüketici olmaya hakkı yoktur. ’Bu kadar basit aslında, bu işin bilen herkesin bildiği.’

Sayfa bireyselleştiği anda tehlike de başlıyor demektir. İşte bu bireyselleşme, Haldun Üstünel ile Hakan Bilal Kutlualp’i birbirine kırdırmaya, karşılaştırmaya kadar götürür insanı. Kendini unutturur insana; Keita, Jo, Dos Santos, Kewell ve Elano’yu sorgulattırır, Ortega’yı Anelka’yı anlattırır insana... Dos Santos ve Jo’nun opsiyonu sorgulattırır; Vederson, Cristian’ın kim olduğunu unutturur. Lucas Neill’in İngiltere’nin sıradan kulüplerinde forma giydiğini söylettirir insana, Bilica’nın Sivasspor’dan geldiğini unutturur.

Renklerin sorgusuz bireyselleşmesi "Galatasaray çok para harcadı" dedirtir insana, Güiza’yı saklatır akılda. "Arada sırada oynayan Kewell" dedirtir insana, adını yazamadığımız Maldonado’nun ne zaman alındığı şaşırtır. ’Gülen resmin aksine ağlatır’, acınası bir çıkmaza sürükler insanı...

Bu bireyselleşmenin yanı sıra fenerbahçe’nin adı bahis skandalına karıştığı zaman "Reklamın iyisini kötüsü olmaz" mantığı ile hareket eden ve "Ne güzel işte fenerbahçe’nin adı duyuldu" diyen ’holiganlar’ Galatasaray’ın Ada’dan arka arkaya üç transfer yaptığı zamanki yarattığı havayı görmezden gelmek için, opsiyon delisi olurlar.

Galatasaray’ı anlatmak ya da takdir etmek zorunda değildir farklı renkler... Saygı ve anlayışla karşılanabilecek bir durum olmasının yanı sıra karşıt görüşlü biri olarak ben ilk önce kendi kulübümde yaşananları merak ederim. Önce ’sorulamayan’ soruları kendi camiam için sorarım. Kazım’ı sorarım, Önder’in kadro dışı bırakılıp affedilmesini araştırır, neden transfer yapılamadığını sorgularım. ’Marka’ diye transfer edilen -ki markadır- Roberto Carlos’un takımdan ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamaları düşünür, "acaba neden" sorusunu sorarım kendime... Semih ile kulüp arasında yaşananları irdelerim; tarafların birbirlerine olan yaklaşımlarını sorgularım...

Önce kendimden başlarım sorgulamaya, eleştirmeye ya da sorulmayanları sormaya, yazılmayanları yazmaya... Aklımdakilerin cevaplarını bulurum, ondan sonra farklı bir arayışa girer, Galatasaray’ın transfer politikasını eleştirir ve ’sorulamayanları’ sorarım. Ama en son...

Taraf olmaya varım, farklı renkleri alkışlamaya, takdir etmeye, Alex’i ilah ilan etmeye ve Beşiktaş’ın siyah-beyaz taraftarını görünce duygulanmaya... Ama holigan değilim, en önemlisi düşüncelerim kör değil ve bir avuç sığ beyin tarafından da alkışlanma gereksinimim yok!

Fatih Şamlıoğlu

Kaynak

iyi ki doğdun TAÇSIZ KRAL !

|

“Formaya..Armaya ..
Sevgiden..Saygıya..
İnsanlığa kardeşliğe dair aklınıza ne gelirse...
Ne düşünürseniz..
Bir Metin Oktay dersiniz..
O size verir her istediğinizi..
Her beklediğinizi.
Her sevdiğinizi..
Galatasaray’a dair..
Futbola dair..
Sevgiye dair..”


Galatasaray ve Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük efsanesi Metin Oktay doğum gününde GS TV’de onu özleyenlerle buluşacak.

"Ömür Boyu Sürecek Şarkı" ve "Sönmeyen Ateş" belgeselleri bugün GS TV ekranlarında yayınlanacak.

Bu belgesellerde Adnan Polat, Fatih Terim, Bülent Eken,Turgay Şeren, Coşkun Özarı, Yılmaz Gökdel, Bülent Ünder, Gökmen Özdenak ve spor dünyasının önde gelen birçok ismi Metin Oktay’ı ve Kralla ilgili anılarını GS TV’de izleyenleri ile paylaşacak.

Ömür Boyu Sürecek Ateş saat 17:30, Sönmeyen Ateş ise saat 22:30'da GS TV ekranlarında...


Galatasaray.org

Galatasaray Takımlarının Haftalık Değerlendirmesi #4

|

Eurocup Top 16 J Grubu İlk Maç
Galatasaray 79-85 Unics Kazan

Bayanlar Voleybol Ligi
Ereğli Belediye 1 - 3 Galatasaray

Sutopu Ligi 10. Hafta
Denizgücü 3-10 Galatasaray

Voleybol Erkekler Ligi

Galatasaray 3-1 Bozkurt Belediye

Voleybol Bayanlar Avrupa Kupası
Galatasaray 3 - 0 Kralovo Pole Brno


Erkek Voleybol Ligi
Arkas Spor 3-2 Galatasaray


Bayanlar Basketbol Ligi
Botaş 59 - 67 Galatasaray

Erkekler Basketbol Ligi
Galatasaray 78 - 64 Kepez Belediye


Eurocup Top 16 J Grubu İkinci Maçı
Hapoel Jerusalem 100-87 Galatasaray Cafe Crown


Bayan Basketbol Eurolig Top 16
Ekaterinburg 79 - Galatasaray 55

Nerde Lan Bu Ciddi Takım?

|


Galatasaray ufuk açıcı, göğsümüzü, gönlümüzü genişleten transferleri bir bir patlatıp bizi fenafillah'a çıkartması yetmezmiş gibi, yeni bir kavram kattı "yüceliği su götürmez(!) futbol literatürümüz"e. Şu lafı mütemadiyen duyuyoruz futbol ekranlarında,"Galatasaray ciddi takımlarla maç yapmadı". Evet ilk yarı boyunca Aşk-ı Memnu dizisindeki sevişme sahnelerinden daha çok konuşulan şey Galatasaray'ın ciddi takımlarla maç yapmadığıydı, Kayseri'yi yeniyorduk hazır değil diyorlardı, önümüze gelene 4 attık, Galatasaray'ın kalibresinde değil dediler, Panatinaykos'u içeride dışarıda dövdük, son yılların en kötü Panatinaykos'u dediler, ne zaman Ankaragücü'ne yenildik, o zaman ciddi takımla karşılaşmış olduk, biz de dedik abi bu Ankaragücü t..klı takımmış demek ki.

Tamam insanların içerisinde kıskançlık duygusu baskın bir yer tutar, yer bitirir adamı kıskançlık, lakin bu kadar üst düzeyde bir afallama, bol keseden sallama anca meriç tunca-ercan saatçi ikilisine yakışır diye düşünüyorduk, objektif görünümlü kindar futbol yorumcularımız da bu "ciddi takımla maç yapmama" geyiğine fena sardılar, messi ne kadar iyi topçuysa, Galatasaray'ın rakipleri de bir o kadar ciddiyetsiz oldu. Messi ve Galatasaray konusunda ittifakta yalan uzmanı basınımız.

Bu yazının yazılış nedeni, Güntekin Onay adlı sevimsiz spiker abimizin, dünkü maç sonrası yaptığı bir yorumdu, şu minvalde şeyler söyledi bu arkadaş,"Galatasaray kötü gittiği, adaptasyon sorunu yaşadığı devre arasında hem kupada, hem ligde ciddi rakiplerle maç yapmadı." Tabi bunu duyunca elimdeki mandalina kabuklarını bu sevimsiz spiker arkadaşa atasım, gözlerine süresim geldi, ama dedim "orkun lan, sen bunlara geçen yarıdan alışıksın, hatta Galatasaray'ı tutmaya başladığından beri alışıksın, aldığın kupalar tesadüf, yendiğin takımlar ciddiyetsiz, aldığın futbolcular disiplinsiz olarak anıldı durdu yıllarca, atılan mandalina kabuğuna ve kirlenecek emektar televizyonumuzun, emektar ekranına yazık."

not:Messi'ci değil, Ronaldinho'cuyuz.

Saygıyla Anıyoruz - Barış Manço...

|

DEPO