Eyvallah

|
----------------Bu yazı bu blogdaki sadece bu yazarın görüşlerini ifade etmekte olup bu yazarın buradaki son yazısıdır----------------

Sezon 2010-2011. Galatasaray tarihinin en kötü sezonlarından birini yaşıyorsun. Ligi 8. sırada bitiriyor Galatasaray'ın. Liseci Galatasaraylıların başkanlık için yeni prensi, yetmiş küsürlük milyarder enerji patronu. Başkan oluyor, bolluk geliyor bir anda kulübe. Cebinden çıkarıp vermiş gibi. Takımın başına gönüllerdeki hocayı getiriyor. Bir eleman olarak. Bir halatı hep birlikte çekenlerin takımının başkanıyla hocası arasında birsürü hiyerarşik aşamalar giriveriyor. Şirket yönetecek ya. Profesyonel olacak. Amatör ruhluyuz diye kendini avutan tribüncü ultranın kulağına hoş geliyor ama.

Gönüllerdeki hoca iki sezon boyunca her türlü engellemelere rağmen başarıdan başarıya koşuyor. Sahada isyan ediyor, locadaki "yanlış yaptı" diye satılmış gazetecilere konuşuyor. Hoca sahada isyan edip maç çeviriyor "yapmamalıydı" diye satılmış kalemlere konuşuyor botokslu. Göz göre göre yönetmelikler değişiyor, maddeler ekleniyor-çıkartılıyor, başkan çok sportmen. Taraftarı temsil edenler 3 bilete kendini çoktan satmış. Başkanın sözünden çıkamıyor. Göstermelik protestolarla göz göre aleyhte yapılan uygulamalar geçiştiriliyor.

Ben futboldan anlamam diyen adam bir anda futbol dahisi kesiliyor. İtalyadan hokkabaz getirip hocanın eline veriyor. Oynat diyor. İki senelik Galatasaraylı bunu diyor yılların hocasına. Galatasaray başkanlık makamını kullanarak. Hobi için emeklilik günlerinde kulüp yöneten liseci bunu diyor. Hoca sabrediyor, oynatıyor. Hoca ülkenin çakalı olmuş. Tek başına, manevi hiçbir destek görmeden 11 aslanıyla başarıdan başarıya koşuyor kısa zamanda. Ama başkan "bu başarıyı herkes yapar" mantığını yerleştirmiş bir kere kafasına. Yerleştirilmiş liseden alt devresi danışmanlar tarafından.

Bir de züper ultra Galatasaraylılar var. Sorsan yönetim yalakası taraftar grubuna muhalifler. Ortalığı onlara bıraksan tribün tarihini baştan yazarlar. Lafa gelince endüstriyel futbol kahrolksjdlasdjalsjd diyorlar. Yani globalleşen futbola karşılar. Ama Fransızız diye övünüp, milli takıma karşı oluyorlar. "Her şey senden sonra gelir" diye tribünde bağırıp siyasi görüşlerini kulübünden önce tutuyorlar. Hoca milliyetçi. Adanalı. Tespih sallıyor. Ceketi omzuna atıyor. Bundan rahatsızlar ama başarılı olunca sesleri çıkmıyor. Bekliyorlar en ufak fırsatı. O fırsat botokslu başka hoca aramaya başlayınca geçiyor ellerine. 2 senedir başarıdan başarıya başkanlık makamından manevi hiçbir destek görmeden ulaşan hocanın arkasından iş çevriliyor. Galatasaray düşmanı tüpçü ile Ocakta alırsınız, Şubatta alırsınız pazarlığı yapılıyor. İtalyada şaraptan anlayan, atkı takmayı bilen hoca aranmaya başlanıyor. Hoca daha görevde.

Botokslu liseci hocayı Aykutla Ersunla karıştırıyor. Eleman zannediyor. Telefonumu açmadı diye hocayı gönderiyor. Hoca bekliyor ki Galatasaray taraftarı kendisine yapılanları görsün, kulübün ayaklı tarihi olan hocasına sahip çıksın. Kulüp binasını basıp başkandan hesap sorsun. Başkana o koltukta rahat yüzü göstermesin. Öyle zannediyor. Ama Galatasaraylıyım diye geçinenler kırk yıllık Galatasaraylı Fatih'e paragöz diyor, yalaka diyor, karaktersiz diyor. Diyor da diyor. Tribün grubu zaten kukla. Muhalifim diye ortada gezenler de sırt çeviriyor hocaya. "Kimse Galatasaraydan büyük değil" diye tutturmuş yollarına bakıyorlar. Hoca tek başına kalmış. Herkes sırt çevirmiş. Ülkesine deli gibi aşık. Aslanlar gibi Milli takımın başına geçiyor. İtalyandan az kazanıyor, ama paragöz o oluyor. Kendisi için tüpçüyle pazarlık yapılıyor ama pazarlık yapan liseci değil, o suçlu oluyor. Sırf milli takımın başına geçtiği için.

Galatasaray taraftarı da bugünlerde başarısızlığın faturasını formsuz bir orta saha oyuncusuna bağlıyor. Bu kadar balık hafızalı. Bu kadar günlük taraftar. Bu kadar vefasız, Bu kadar nankör. Başarılar gelir geçer, asaletin bize yeter. Eyvallah.

  ----------------Bu yazı bu blogdaki sadece bu yazarın görüşlerini ifade etmekte olup bu yazarın buradaki son yazısıdır----------------

Yaralı Yüz Onurumuzdur

|

ANLAYAMAZSINIZ !

|

YEDİRMEYİZ !

|

Galatasaray Başkanının Dediği Olur(du)

|

Kayseri Erciyesspor 1-3 Galatasaray

|

Her ne kadar dünyanın en kötü başkanına sahip olsak da dünyanın en iyi ön liberosu ve dünyanın en iyi kalecisi bizde. Kötü kadro mühendisliği işte.

Seni Bize Çok Gördüler.

|
Çok gördüler, çünkü seni Galatasaray taraftarı herkesten çok seviyordu. En çok seni sevmemeliydi. 

Nazar Değmesin.

|

Şimdi, resepsiyon verildiğinde yanına yakışacak, uluslararası entellektüelliğe sahip, şaraptan anlayan ama Kadıköy'ün yolunu dahi sorsan anlatamayacak bir yabancı var. Onu yakıştırdılar. Onun suçu yok elbette. İyi de olabilir kötü de. Ama gecelik yemekte koluna yakışacak escorttan farksız. Para için burada. Kebaptan ya da rakıdan anlamaz. Tespih çekmez. Yenilgiye Türkiye'de olduğu gibi isyan etmez. Kim bilir belki derbiyi kazandırır. Biz de seviniriz. Kombineler ucuza gitmez. İNŞALLAH!

DEPO