beni hâlâ her şeye rağmen sana bağlayan şey ise adını "umut" koyduğumuz ve çoğu zaman insana kendini zavallı hissettiren o lanet duygu. birçoğunuzun "inanmak istediğin için inanıyorsun" dediğini duyar gibiyim. ama insan inanmak istediğine değil, sevdiğine inanır.
iki rengi bile bu kadar çok sevebilmişken, sensiz geçen onca geceye nasıl isyan edemem ben?
özlemek fiili artık çok sıradanlaşmaya başladı sensizliğimin yanında. herkese yabancı ve soğuğum şu günlerde. insanların homurdanarak girdiği kapalı tribünü nasıl özlediysem seni de öyle özledim ben. kafamda ise sadece senin için direnmek ve beklemek var. söz vermiştik ya "savaşacağız" diye...
seni hıçkıra hıçkıra bekleyeceğim... sarı kırmızı atkımla, ipekçi'ye uzanan yollardaki topkapı soğuğunda bekleyeceğim seni. sıcak temmuz gecelerinde yeni sezonu bekleyen tribün çocukları gibi bekleyeceğim. engelsizde, voleybolda, deplasmanda içindeki hüznün sarı kırmızı bir isyana dönüşerek, yumruğunun havaya kalktığı yerde bekleyeceğim seni. hüznün de sevdalara dahil olduğunu bile bile bekleyeceğim seni.
sensizliğin bitip, "biz"liğin başladığı yerde bekleyeceğim seni...
hiçbir şeye değişilmez senin sevgin bu dünyada...
4 yorum / Yorum Gönder:
Babacan n'aptın sen ya. Vurdun bizi bu yazıyla. Aynı durumdan mı muzdaribiz yoksa. O
Allah belamı verseydi de okumasaydim. Sana uzun ömür versin, kim bakıyorsa bu işlere.
İçimizdekini dışımıza vurdunya şu yazıyla. Helal olsun sana Abi.
çok iyi yazıyorsun, burada yazdıkların gerçek Galatasaraylı bakış açısı her yönüyle.Yeni rastladım sayfana ama bana eskilerden bir tribün LOKOMOTİFİNİ hatırlatıyorsun.Eline sağlık Yazadur! -eski1pazar-
Yorum Gönder