Çöker ? Çökmez ?

|
Erdal abiden ( Erdal Güngör ) ricamız üzerine endüstriyelleşmiş futbolun hukuku yönlendirip, yönlendiremeyeceği üzerine blogumuz için yazılmış yazıdır. Teşekkürler.

"İlginç bir yaz yaşıyoruz, her sene transfer dedikoduları havada uçuşurken bu yıl şike skandalı gündeme bomba gibi oturdu ve futbolseverlerin bir numaralı konusu. Detaylara girmek istemiyorum durum vahim fakat öyle gülünç şeyler oluyor ki şaşırıp ağzımız açık seyrediyoruz. Fenerbahçe’nin düştüğü durum hiç hoş değil. Allah taraftarlarına sabır versin. Fakat ortada bir usulsüzlük var ve Fenerbahçe Kulübü başrolde. Kanunlar ne öngörüyorsa gereği yapılacaktır bu kesin. Yalnız son günlerde Fenerbahçe Kulübüne gönül bağı olan bazı medya mensupları ağız birliği yapıp gündemi değiştirmeye çalışıyorlar. Ortaya attıkları son saçmalık ise Fenerbahçe küme düşürülürse Türkiye ekonomisi çöker”. Bunları söyleyenler günlerce ifade vermemek için devleti parmağında oynattığını sanan. Ama her geçen gün 104 yıllık Fenerbahçe camiasını rezil eden Aziz Yıldırım ve diğer tutuklu FB yöneticilerden farklı değiller.


Böyle saçmalıkları ortaya atanlar yaşları itibariyle Türkiye’de 20 yıl önce bazı kansızların bankaları dolandırması sonucu ülkeyi milyarlarca dolar zarar soktuklarını hatırlarlar. Ve şunu da çok iyi hatırlıyorlardır. Yapılan vurgundan yüz milyarca dolar devlet kasasından çalındı, enflasyon %500’e çıktı ama Türkiye’miz hala dimdik ayakta, hatta eskisinden daha güçlü ekonomiye sahip. Fenerbahçe küme düşürülürse şayet ekonomimize asla olumsuz yansımaz. Allah aşkına lütfen kör fanatiklik yaparak Türk Halkını aptal yerine koymayın. Aksine, eğer bu araştırmanın sonucundan suçlular kurtulacaksa işte o zaman Türk halkının geçmişte yaşananlardan dolayı hukuka ve adalete sarsılan inancını tamamen yitirir, güvensizlik ortamı doğar, devlet mağdur duruma düşer ve bu da ekonomiye ciddi anlamda zarar verir!


Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon, Bursa bunlar Türkiye’nin en büyük kulüpleri. Beşi birden küme düşse ekonomiye kesinlikle zarar vermezler. Bunun için ekonomi uzmanı olmaya gerek yok zira her mantıklı düşünen vatandaş bunun farkında. Türkiye’de profesyonel futbol kulüplerinin ekonomiye katkısından daha çok zararı var. Bir defa Türkiye’de top oynayan profesyonel futbolcular devlete vergi ödemiyorlar. Hele üç büyük İstanbul kulüplerinde futbolcuların yıllık maaşlarını 10 yıllık süreye yayarsak Türk Devletinin ne kadar büyük vergi kaybı olduğu ortaya çıkıyor. Birkaç yıl önce başta üç büyük kulübün vergi borçları silinmeseydi şimdi hepsi batmıştı. Sözde spora teşvik oluyor, üstelik bunlar yetmezmiş gibi ülkenin en değerli arazileri bu kulüplere peşkeş çekiliyor. Diğer yandan yayıncı kuruluştan aldıkları paraları üçüncü sınıf yabancı oyunculara ve onların menejerlerinin kursağına atan kulüplerin mali durumları ortada, hepsi borç batağının içine saplanmış. Büyük paralarla getirdikleri oyuncular beklentileri karşılamayınca üstüne yine büyük paralar verip geri yollanıyorlar. Bu yüzden Türk Futbolu FIFA ve UEFA’nın kara listesinin en başında, CAS’ta dosyalar dağ gibi birikmiş. Şayet UEFA’nın şart koştuğu 2012 kriterleri yerine gelmezse ileri yıllarda kulüplerimiz ciddi yaptırımlarla karşılaşacaklar. Yönetemezsen yönetilirsin demiş atalarımız.


Lütfen şu yazacaklarıma kimse gücenmesin. Türkiye’de ciddi anlamda spor endüstrisi yok arkadaşlar. Böyle bir endüstrinin gelişmesi için halkın yoğun şekilde sporla meşgul olması lazım. Yaşadığım ülke Almanya’dan örnek vereyim. Yaklaşık 15 milyon lisanslı sporcu olduğuna girmiyorum. Almanya’da 30 milyonu aşkın insan spor yapıyor. Bu ne demek oluyor biliyor musunuz? Bu tekten 60 milyon spor ayakkabısı yapar ve diğer spor malzemeleri eşofmanlar, t-shirtler vb. Son senelerde Fitness sporuna Almanya’da büyük ilgi var. Hem bu spora devlet prevention adı altında halka maddi yardım veriyor, yılda 240 avro sosyal sigortadan para alıyorsunuz. İşte endüstriyel spor budur, bir yandan halkı madden spora teşvik edip böylece spor endüstrisi canlandırılıyor. Diğer spor branşlarını katığımızda ortaya ciddi anlamda spor endüstrisi olduğu ortada. Aslı var mı bilmiyorum, güya Fitness Türkiye’de sosyete sporuymuş öyle duydum.


Profesyonel futbol kulüplerinin en büyük gelir kaynağı kuşkusuz yayıncı kuruluşlarının ödedikleri paralar. Ama gerisi yok arkadaşlar. Gerisi taraftarlar, her fırsatta milyonlarca taraftardan dem vuran üç büyük kulüpler maalesef yeteri kadar maddi karşılığını alamıyorlar. Ben Galatasaraylıyım ve merak ediyorum. Yöneticilerimiz hep 25 milyon taraftarımız olduğunu dile getirir. Peki, bu milyonlarca taraftarın kaçı pazarlamaya yansıyor? Yüzde beşi yansıyorsa öpüp başlarına koysunlar. Modern statlar yapılmaya başlandı. Hoş, hafta sonu oynanan 9 süper lig maçlarının seyirci sayısına göz attık mı Münih Allianz Arena anca dolar. Almanya bu sezon yine elinde bulundurduğu seyirci dünya rekorunu kırdı. Sade Bundesliga maçlarına yarım milyonu aşkın taraftar tribünleri dolduruyor. Buna ikinci, üçüncü ve amatör ligleri de katın. Almanya’da her hafta sonu diğer spor branşlarda dâhil 20 milyonu aşkın sporsever müsabakaları yerinde yani canlı seyrediyor. İşte bu ülkede endüstriyel futbol basketbol voleybol vb. sporları yapmak çok kolay çünkü bu ülkede spor sade tüketilmiyor aynı zamanda üretiliyor. Biz ise sade tüketiyoruz, meşgul olmaktan hoşlanmıyoruz daha çok müdahil etmek istiyoruz. Sürekli tartışıyoruz herkes futbol uleması olmuş ama kaç kişi ciddi anlamda spor ve futbolla meşgul? Kulüpler taraftarlarını spora teşvik edecekleri yere insanları pazarladıkları ürünlere yönlendirerek paralarına göz dikmişler. Sosyal tesisler kurup taraftarlarını bir araya getirerek aidiyet duygularını pekiştirecekleri yere üçüncü sınıf yabancı futbolcuları allayıp pullayıp tüm manevi değerleri ayaklar altına alarak seyirci çekmeye çalışıyorlar. Üretim ve tüketim dengeli yürümeli, sürekli tüketir yerine koymazsak bir gün tükeniriz şu anda geldiğimiz durum bunun kanıtı. Şu durumda biz sıfırı çoktan bitirdik. Spor ve futbol kültüründen uzak ülkede spor ticareti yapmak zor. İstediğiniz kadar yayın gelirlerini astronomik boyutlara çıkarın karşılığı olmayan yatırım ölü yatırımdır.


Önümüzdeki günlerde TFF kulüpler birliğiyle son olayları değerlendirip şikeye karışan kulüplere ne gibi yaptırım uygulanacağına dair karar verecekler. Esas söz konusu olan Fenerbahçe kulübüne kesilecek ceza. Aslında böyle bir toplantı yapmanın bir anlamı yok yasalar kanunlar ortada verilecek cezalar belli. UEFA bu konuda kesin tavrını ortaya koydu asla taviz verilmesine tahammülü yok. Şayet TFF ve kulüpler birliği ticari kaygıları öne sürerek birilerini kurtarma peşindeyse telafisi mümkün olmayan zararlara neden olacaklar. FB camiasının düştüğü durumu şöyle bir kenara koyalım. Şike olayının üstü örtülürse şayet 88 yıllık Türkiye Cumhuriyetine sürülen büyük kara leke olarak kalır! Her şeyden önce bu olayın maddi zararından daha çok manevi zararı söz konusu, toplum içinde ahlaki çöküntüyü büyük ölçüde körükler. Hepimizin çocukları var biz onların nasıl yüzüne bakabiliriz? Sorduklarında ne gibi cevap vereceğiz? Cevabımız “başarıya giden her yol mubahtır” mı olacak. İyi düşünün!!!


Fenerbahçeli dostlar endişeye kapılmasınlar. 104 yıllık camialarına leke sürenler mutlaka cezasını çekmelidirler. Yüce Türk adaletinin verdiği karar herkesin hayrına olacaktır. Korkmayın şayet FB ikinci lige düşürülürse değerinden bir gram eksilmez. Gerçek Fenerbahçe taraftarları kulüplerine sahip çıkacaklardır ve eskisinden daha güçlü geri döneceklerine adım gibi eminim. Galatasaray taraftarlarının çoğunluğu geçen sene yaşanan Cemal Nalga olayında açıkça duruşunu ortaya koymuştur. Böyle çirkin olayları savunmanın, örtbas etmenin geçiştirmenin kimseye faydası yoktur. FB, GS, BJK vb. büyük camialara daha büyük yaralar açar! Bu olaydan Türk ekonomisine asla zarar gelmez. Ekonomimiz ne zaman sarsılır biliyor musunuz? Halk okey, iskambil oyunlarından vazgeçer. Çay, rakı, sigara tüketimini bırakır, birde kredi kartları elinden alınırsa. İşte o zaman Türk ekonomisinde ciddi bir bocalama olur."

0 yorum / Yorum Gönder:

DEPO