Dün üst düzey kodomonlar toplandı ve bizi çok sevdiğimiz futboldan uzaklaştıracak kararları verdiler. Neydi bu? Yayın ihalesi. Ne olacak bundan sonra? Yamuk çizilen ofsayt çizgileri devam edecek. Doberman taraftara hakaret yağdırmaya devam edecek. Gözü kapalı milyon dolarları veren karamehmetin adamları aylık faturada 1 lira fazla almak için beynimizi patlatacak. Ama kulüplere para yağacak. Kötü kullananlar telafisi olmayan uçurumlara sürüklenecek, iyi kullananlar büyük bütçeli transferlere kalkışacak. Yararlı olacak ya da olmayacak. Ama şu bir gerçek. Bu ligdeki maaş ve kalite ortlaması artacak. Arttıkça gözü doymayacak piyasanın. Bu seferde bilet fiyatları, kulüp üyeliği v.b. ücretler artacak. Stadlar düzelecek. Futbolu futbol yapan seyirci İngiltere gibi ülkelerde olduğu gibi dışarıda kalacak. Yani biz. Kalın cüzdanlı adamlar girecek işin içine. Sonra da tribün dersi vermeye kalkacaklar bize. Evet endüstriyel futbol. Ultras. No al calcio moderno. Bunların hepsini söylüyoruz. Ama hiçbir icraat gerçekleştirmiyoruz. gerçekleştiremeyeceğiz de.
Elbette kulüplerin bu çapta paralar kazanması güzel. Ligin kalitesi artacaktır. Ama buna itiraz etmememiz için bilet fiyatlarının makul seviyede olması ve kulüplerin bazı değerlerine saygı gösterilmesi gerekmektedir. Yıldız oyuncu gelsin. Lucas Neill gelsin. İsterim. Ama onun yerine Bülent Korkmaz olsa fena mı olur ? Lucas Neill'da Milwall'ın cesur yüreği olsa, Kewell Leeds'in olsa, Arda bizim olsa. Futbolun gerçek ruhu olan mahalle mücadelesi olsa. Yetenekli futbolcu kimdeyse o takım güçlü olsa. Evet hepsi zor. Olamazda bundan sonra. Bize diyecek az söz kalıyor. Değerlerimize saygı gösterin, taraftarı müşteri olarak görmeyin, yine gelsin Lucas Neill. Ama bunun parasını bizden çıkartmayın. Biz zaten elimizden geldiğince destek oluyoruz. Bizi kapalıdan attınız belki ama staddan atmayın en azından. Evet oradan atılmadık. Kendimiz çıktık ama neden çıktık? Çünkü öğrenci gençler eski açıktan öteye gidemiyordu ve tek ses olmak gerekiyordu. Yönetimimiz bu konuda şimdiye kadar bizi pek üzmedi. Hem iyi yönetiyor, hem iyi transferler yapıyor hem de bize dayatma yapmadan kredi kartıyla, telefon hattıyla paramızı alıyor. Helali hoş olsun. Umudumuz böyle devam etmesi yönünde. Eski tribünler yok, 10 yıl sonra da bu tribünler olmayacak bunu da buraya not edelim.
Peki ne yapılır. Mesela bir taraftar için 35 lira ile 25 lira olan bilet fiyatları arasındaki 10 lira büyük farktır. Ama localarımızı alan için 150.000 dolar ile 175.000 dolar arasında fark yoktur.. Gözü kapalı çıkarır verir. Kulüp buradan edeceği karla kale arkası tribünlerinin zararını telafi edebilir. Böylece de herkesin yüzü güler. Ama şu ziniyette var. Onlar gelmesin maça. Çapulcu istemiyoruz. Hepsini temizleyeceğim. Böyle düşünürse bırakın 35 lirayı 75 lirada yapar kale arkasını. Yine dolar orası. Gider iyi futbolcu alır orayı doldurur. Bizim yönetimimizde henüz tam anlamı ile bu zihniyet yok. Umarız hiç olmaz, işi sınıf çatışmasına sokmadan herkesi ortak noktada birleştirir. Kişisel hırslar değil, Galatasaray'lılık önce gelir ve herkesin yüzü güler. Biliyoruz kimse duymayacak, takmayacak ama ;
Elbette kulüplerin bu çapta paralar kazanması güzel. Ligin kalitesi artacaktır. Ama buna itiraz etmememiz için bilet fiyatlarının makul seviyede olması ve kulüplerin bazı değerlerine saygı gösterilmesi gerekmektedir. Yıldız oyuncu gelsin. Lucas Neill gelsin. İsterim. Ama onun yerine Bülent Korkmaz olsa fena mı olur ? Lucas Neill'da Milwall'ın cesur yüreği olsa, Kewell Leeds'in olsa, Arda bizim olsa. Futbolun gerçek ruhu olan mahalle mücadelesi olsa. Yetenekli futbolcu kimdeyse o takım güçlü olsa. Evet hepsi zor. Olamazda bundan sonra. Bize diyecek az söz kalıyor. Değerlerimize saygı gösterin, taraftarı müşteri olarak görmeyin, yine gelsin Lucas Neill. Ama bunun parasını bizden çıkartmayın. Biz zaten elimizden geldiğince destek oluyoruz. Bizi kapalıdan attınız belki ama staddan atmayın en azından. Evet oradan atılmadık. Kendimiz çıktık ama neden çıktık? Çünkü öğrenci gençler eski açıktan öteye gidemiyordu ve tek ses olmak gerekiyordu. Yönetimimiz bu konuda şimdiye kadar bizi pek üzmedi. Hem iyi yönetiyor, hem iyi transferler yapıyor hem de bize dayatma yapmadan kredi kartıyla, telefon hattıyla paramızı alıyor. Helali hoş olsun. Umudumuz böyle devam etmesi yönünde. Eski tribünler yok, 10 yıl sonra da bu tribünler olmayacak bunu da buraya not edelim.
Peki ne yapılır. Mesela bir taraftar için 35 lira ile 25 lira olan bilet fiyatları arasındaki 10 lira büyük farktır. Ama localarımızı alan için 150.000 dolar ile 175.000 dolar arasında fark yoktur.. Gözü kapalı çıkarır verir. Kulüp buradan edeceği karla kale arkası tribünlerinin zararını telafi edebilir. Böylece de herkesin yüzü güler. Ama şu ziniyette var. Onlar gelmesin maça. Çapulcu istemiyoruz. Hepsini temizleyeceğim. Böyle düşünürse bırakın 35 lirayı 75 lirada yapar kale arkasını. Yine dolar orası. Gider iyi futbolcu alır orayı doldurur. Bizim yönetimimizde henüz tam anlamı ile bu zihniyet yok. Umarız hiç olmaz, işi sınıf çatışmasına sokmadan herkesi ortak noktada birleştirir. Kişisel hırslar değil, Galatasaray'lılık önce gelir ve herkesin yüzü güler. Biliyoruz kimse duymayacak, takmayacak ama ;
Kahrolsun Endüstriyel Futbol...
0 yorum / Yorum Gönder:
Yorum Gönder