Hesabı Alalım

Para girdi gireli futbola her gün eksiliyor kendisinden bir şeyler. Büyük kulüpleri yöneten ve kendini zeki zannedenlerin aldığı karar sonucu deplasmana gidemedi Galatasaray taraftarı. Evet suçu birbirine atarak ne kadar aptal olduklarını gösterdiler ancak zekiler her biri mütemadiyen. Koyunu bağlamadan kesecek kadar aptal değiller çünkü. Yıllardır yavaş yavaş bağlanan elimiz kolumuz, sözde temsilcilerimizin de gayretiyle koptu gitti vücuttan. Kirli adamların kendi kişisel hırsları sonucu yüzyıllık kulüpleri boka bulaştırmalarıyla başladı süreç aslında. Rekabeti 22 adam ve bir toptan uzaklaştırarak milyarlık hesap ödenen mekanlara taşımaktı yöntemleri. Başardılar da. Zekilerdi ve doluydu cepleri. Ekmek arası köfte yiyen değil sosisli yiyen profildi onların istediği tribün. Koltuklar kırılmayacaktı ama sahaya viski atılacaktı yeni sistemde. Herneyse oldu işte. Geçmişte benzeri uygulamalara bağımsızca tepki veren Galatasaray tribünü izledi sadece süreci. Suçluydu bu yüzden her bireyi. Maç öncesi uğurlamalar, arkasından su dökmeler, beleştepe baskınları işin formalitesiydi. Meşaleyi sokakta herkes yakardı. Önemli olan tribündeydi.

Tüm bu uygulamalar dışında bir de futbol vardı. Aylar öncesinden gömdüğümüz ve yeni bir isim bulmamız gereken spor yani. Galatasaray soccer team sezona yeni umutlarla başlamış, imparator ve askerleriyle hedefe yürüyordu. Son dönemde alıştığımız değişime de alışmak için bir süreç gerekirdi. Takıma mücadele artık en üst düzeydeydi. Çıkıntılar yavaş yavaş düzleştiriliyordu. Pas konusunda tek eksiğimiz belki de hızıydı. Hayvan gibi hücum ise kanımıza işlemişti zaten. Sadece harekete geçirmek gerekiyordu. Böyle bir deplasmanda defansif ortasaha çıkartıp forvet almak da sadece bize yakışırdı.

Çarşı ise bildiğimiz gibiydi. Reklam, yalakalık, çirkeflik ve şimdi de ırkçılık... Görülürdü hesap ancak her zaman. Bunu bir köşeye yazıyor, bekliyorduk sadece zamanın geçmesini.

Beşiktaş 0-0 Galatasaray