''Daha önce bu başlıkla iki yazı yazmak zorunda kaldığımı hatırlıyorum; biri Hagi, öteki de Hakan Şükür’le ilgiliydi. Bundan sonra da aynı başlığı taşıyan yığınla yazı kaleme almak zorunda kalacağımı da biliyorum.
Mesele şu: Galatasaray’ın Almanya kampında yaşanan tatsızlığın ardından Türk spor basınında mebzul miktarda mevcut bulunan -Allah eksikliklerini göstermesin- ahlak zabıtası ortaya çıkıp konuştu: Sabri’ye yakışmadı! Sabri atılmalı! Sabri satılmalı! Peki, bu yorumları yapanlar ya da başka şekillerde Sabri’ye tepki gösterenler, gerçeğin ne kadarını biliyorlar?
Hiç kuşkunuz olmasın ki, olupbitenin yüzde 5’ini bile bilmiyorlar. Ayrıca umurlarında da değil. Sadece ahlak zabıtalığı fırsatı çıkmışken kaçırmak istemiyorlar. O kadar! İşin gerçeği şu: Milli Takım ve kulüp takımlarının Avrupa’daki her kampında buna benzer tatsızlıklar yaşanıyor. Çünkü oradaki futbolsever gurbetçiler, sporcuları bağırlarına basmak için herhangi bir engel tanımıyorlar. Düzeni, kuralları filan kimse umursamıyor.
Ayrıca, hemen hepsi en kısası 1.000 kilometre uzaktan oraya geldiğini ileri sürüyor ve bunun "manevi bir alacak" oluşturduğunu düşünüyor. Yani ’Ben buraya Cim Bom’u sevdiğim için geldim. Burada bulunmaktan da mutluyum’ filan demiyorlar, ’alacaklarını’ çeşitli biçimlerde tahsil etmeye çalışıyorlar. Onlara göre bu borcu çok basit biçimde, yani kendileriyle fotoğraf çektirip imza vererek ödeyebilecek olan sporcuların bundan kaçınması da onları delirtiyor.
Biliyorsunuz ki ortalama bir vatandaşın tepkilerini küfürle ortaya koyma katsayısı herhalde dünya rekoru oluşturacak niteliktedir. Yani bu basit istekleri yerine getirilmeyen vatandaşlarımız, kolaylıkla küfür silahına başvurabiliyorlar. Bu da haliyle, küfürlere muhatap olanları çıldırtıyor.
Yaptığının doğru olmadığını Sabri’nin bilmediğini mi sanıyorsunuz... En azından adı gibi olmayı başarabilmesi gerekir Sabri’nin. Gelgelelim, zorlu bir idmanın ardından, yetkililerin koydukları kurallar gereği, taraftarların isteklerini yerine getirmesi imkansız derecede zor olan Sabri ve arkadaşlarının, arada bir sigortalarının atması çok mu anormal!
Bizler, kimi zaman konuşmaya bile değmeyecek durumlar için gözünü kırpmadan insan öldürebilen bir toplumun mensubuyuz. Böyleyken, bir yandan çok parıltılı görünen yaşantılarında öte yandan insanı çıldırtacak nice tatsızlıklarla karşılaşan futbolcular hakkında ne diye böyle anlamsız gevezelikler etmekten bir türlü vazgeçemiyoruz?
Kaldı ki Sabri’nin daha özel bir durumu var. Takıma kendisinden çok daha az katkıda bulunan başka bazı oyuncuların belki yarısından da az paraya oynarken, yetmiyormuş gibi sürekli itilip kakılıyor. "Sen bizim evladımızsın" kontenjanından sürekli özveride bulunması bekleniyor. Kimbilir belki de takımdaki kıdemli ağabeyleri hâlâ ondan çay getirmesini filan istiyor da olabilirler...
Bunca badireye, defalarca kovulmanın eşiğine gelmiş olmasına karşın Sabri’nin futbol yaşantısını Galatasaray’da tamamlayacağından hiç kuşkunuz olmasın. Çünkü hakkında edilen saçmasapan lafların çok ötesinde biri o. Ayrıca, çokta iyi Galatasaraylı. Başka ne olacak?
Bir İngiliz atasözü: İnsanlar, bilmedikleri konularda daha çok konuşurlar, diyor. Sabri başta olmak üzere Arda ve öteki oyuncularla ilgili edilen lafların büyük bir bölümü de bu özelliği taşıyor.''
AHMET ÇAKIR
a.cakir@zaman.com.tr
Ahmet Çakır sevdiğim yazarlardandır. Sabri konusuna çok güzel değinmiş. Aslında bugün aklımda başka birşey yazmak vardı ama bunu görünce dayanamadım okumayanlar da okusun dedim. Mutlaka okuyun , okutun...
Konu dışı ama bu yazıya eklemek istedim. Bu akşam başkanımız Adnan Polat Uğur Dündar'ın Arena programına konuk olacak. Programda gereksiz 2 insan daha olacak. Program 23.30 da başlayacak. Umarız fenerli Uğur Dündar bir hata yapmaz..
Mesele şu: Galatasaray’ın Almanya kampında yaşanan tatsızlığın ardından Türk spor basınında mebzul miktarda mevcut bulunan -Allah eksikliklerini göstermesin- ahlak zabıtası ortaya çıkıp konuştu: Sabri’ye yakışmadı! Sabri atılmalı! Sabri satılmalı! Peki, bu yorumları yapanlar ya da başka şekillerde Sabri’ye tepki gösterenler, gerçeğin ne kadarını biliyorlar?
Hiç kuşkunuz olmasın ki, olupbitenin yüzde 5’ini bile bilmiyorlar. Ayrıca umurlarında da değil. Sadece ahlak zabıtalığı fırsatı çıkmışken kaçırmak istemiyorlar. O kadar! İşin gerçeği şu: Milli Takım ve kulüp takımlarının Avrupa’daki her kampında buna benzer tatsızlıklar yaşanıyor. Çünkü oradaki futbolsever gurbetçiler, sporcuları bağırlarına basmak için herhangi bir engel tanımıyorlar. Düzeni, kuralları filan kimse umursamıyor.
Ayrıca, hemen hepsi en kısası 1.000 kilometre uzaktan oraya geldiğini ileri sürüyor ve bunun "manevi bir alacak" oluşturduğunu düşünüyor. Yani ’Ben buraya Cim Bom’u sevdiğim için geldim. Burada bulunmaktan da mutluyum’ filan demiyorlar, ’alacaklarını’ çeşitli biçimlerde tahsil etmeye çalışıyorlar. Onlara göre bu borcu çok basit biçimde, yani kendileriyle fotoğraf çektirip imza vererek ödeyebilecek olan sporcuların bundan kaçınması da onları delirtiyor.
Biliyorsunuz ki ortalama bir vatandaşın tepkilerini küfürle ortaya koyma katsayısı herhalde dünya rekoru oluşturacak niteliktedir. Yani bu basit istekleri yerine getirilmeyen vatandaşlarımız, kolaylıkla küfür silahına başvurabiliyorlar. Bu da haliyle, küfürlere muhatap olanları çıldırtıyor.
Yaptığının doğru olmadığını Sabri’nin bilmediğini mi sanıyorsunuz... En azından adı gibi olmayı başarabilmesi gerekir Sabri’nin. Gelgelelim, zorlu bir idmanın ardından, yetkililerin koydukları kurallar gereği, taraftarların isteklerini yerine getirmesi imkansız derecede zor olan Sabri ve arkadaşlarının, arada bir sigortalarının atması çok mu anormal!
Bizler, kimi zaman konuşmaya bile değmeyecek durumlar için gözünü kırpmadan insan öldürebilen bir toplumun mensubuyuz. Böyleyken, bir yandan çok parıltılı görünen yaşantılarında öte yandan insanı çıldırtacak nice tatsızlıklarla karşılaşan futbolcular hakkında ne diye böyle anlamsız gevezelikler etmekten bir türlü vazgeçemiyoruz?
Kaldı ki Sabri’nin daha özel bir durumu var. Takıma kendisinden çok daha az katkıda bulunan başka bazı oyuncuların belki yarısından da az paraya oynarken, yetmiyormuş gibi sürekli itilip kakılıyor. "Sen bizim evladımızsın" kontenjanından sürekli özveride bulunması bekleniyor. Kimbilir belki de takımdaki kıdemli ağabeyleri hâlâ ondan çay getirmesini filan istiyor da olabilirler...
Bunca badireye, defalarca kovulmanın eşiğine gelmiş olmasına karşın Sabri’nin futbol yaşantısını Galatasaray’da tamamlayacağından hiç kuşkunuz olmasın. Çünkü hakkında edilen saçmasapan lafların çok ötesinde biri o. Ayrıca, çokta iyi Galatasaraylı. Başka ne olacak?
Bir İngiliz atasözü: İnsanlar, bilmedikleri konularda daha çok konuşurlar, diyor. Sabri başta olmak üzere Arda ve öteki oyuncularla ilgili edilen lafların büyük bir bölümü de bu özelliği taşıyor.''
AHMET ÇAKIR
a.cakir@zaman.com.tr
Ahmet Çakır sevdiğim yazarlardandır. Sabri konusuna çok güzel değinmiş. Aslında bugün aklımda başka birşey yazmak vardı ama bunu görünce dayanamadım okumayanlar da okusun dedim. Mutlaka okuyun , okutun...
Konu dışı ama bu yazıya eklemek istedim. Bu akşam başkanımız Adnan Polat Uğur Dündar'ın Arena programına konuk olacak. Programda gereksiz 2 insan daha olacak. Program 23.30 da başlayacak. Umarız fenerli Uğur Dündar bir hata yapmaz..
0 yorum / Yorum Gönder:
Yorum Gönder