Konsantrasyon #2

Bildiğimiz gibi daha önce Konsantrasyon isimli yazı yazmış ve Kaptan Bülent'in anısını paylaşmıştık. Yine aynı maçtan bu sefer Suat Kaya'nın söylediklerini paylaşacağız. Başarı için gerekli olan onlarca parçanın en büyüğünün konsantrasyon olduğunu bilmek için durup durup konsantrasyon diyoruz. Anıyı Halil Özer'in kitabından aldık. Konuya gelelim. Bakın Suat ne diyor ;

"Maçın son dakikalarıydı. Bir ara bizimkilerden birisiyle çarpıştım. Kim bu derken bir baktım karşımda Vedat. " Oğlum sen ne zaman girdin. Sen takımda yoktun ki. Nereden çıktın? " dedim. O da "K.Hakan'ın yerine girdim" dedi. Allah Allah hiç görmemişim. Ben o sırada ne yapıyormuşum diye düşündüm. Maça öyle bir kaptırmışım ki dünya yıkılsa görmeyecek durumdaydım. Bana neler olduğunu bir türlü anlamıyordum. İnsan böyle konsantre olur mu? "

İşte böyle bir şey konsantrasyon. Başarının en büyük anahtarı bana göre. Elbette başarının sonucu olarak kupayı alıyorsun. Ama bence çok daha önemlisi şurada gizli. Bakın neler oldu o günün maç sonrası ;

Maçtan sonra inanılmaz şenlik vardır soyunma odasında. Kupanın sevinci herkesi coşturmaktadır. Tam o sırada kapı çalar. Ökkeş Polat kapıyı açar ve karşısına Arsenal Teknik Direktörü Arsene Wenger çıkar. Elinde bir şampanya kasası ile içeri girer. Markası da Don Perignon :) Fransız hoca Fatih Terim'e uzatır ve " Biz bunu kendimiz için getirmiştik. Ama artık bu şampanyalar sizin. Hakkı olan içsin" der ve şampanyaları bırakıp gider.. O gün alınan en büyük hediyedir bu. Kupadan bile daha değerlidir bence..Konsantrasyonun eseridir bu görüntü. Dünyanın en büyük taktisyenlerini yenip bu duruma düşürmek için en büyük araçtır konsantrasyon. Ama eminimki değişen günümüz futbolunca Frank Rijkaard yönetimindeki Galatasaray'ın buna çok fazla ihtiyacı olmayacak..